Yakaza

Azizim!

Allah’ın selamı üzerine olsun!

Belki bir hayalsin şu anda gözlerimin önünde ve hayal gözümde belli belirsizsin suretinden yana. Yazının sonunda şekillenir suretin hayal gözümde ve karşımdaymışçasına görebileceğim seni. Çünkü yazarak sana anlatmaya çalıştığım şeyler, kalb-i selim isen, senin anlayışın ve irade halin kıyasınca kabul edilebilecek bir hakikat ve bu hakikatin gerçeklerinden ibaret.

Anlatacaklarımı kabul etmeyeceğini düşünmeden, kabul ettiğinin hüsn-ü zannı ile seni, evet seni, ayet-i kerimede geçen “Biz insanı en güzel surette yarattık“ (Tin, 4) Hakk[1] kelâmının “en güzel surette“ müjdeli beyanı ile görmekte olacağım kavil âleminde, hayal cennet bahçemde, en güzel surette.

Bu tasavvur üzeri seni var kılmak karşımda, belki bir parça saçmalık gibi gelir sana. Lakin bil ki anlatacaklarım evrensel olan Hak, hakikat ve gerçeklerdir. Bu sebepten dolayı, kalb-i selim olarak kabulde olan sen olduğun için, hüsn-ü zann ile hitap ettiğim seni, muhatap almış olarak surete getireceğim anlatacaklarımla.

Sonunda seni var kılmak karşımda, aslında kendi varlığımın bir dışlaşması olarak kendimi var kılışım olacak senin üzerinden. Bu var oluşun zorunlu doğası! Nasıl ki her var, var ettikçe varlığı ile varlığından olarak, var ettiği yeni var üzerinde hem varlığıyla dışlaşmakta olarak varlık vererek varlık bulmakta hem de yeni var ile karşıt ilişkide olarak karşıtların zorunlu olarak birbirini var kılışının zorunluluğu sebebiyle birbirine varlık vererek varlık bulmakta ise; ben senin ile sen de benim ile bu yasa üzeri varlık bulacağız.

Bil ki, varlık bulduğumuz hakikat aynı hakikat ve gerçekleri olduğu için, aynı hakikat üzeri varlık bulan biz, öz zemininde özdeş olan “Bir” varlığız sonuçta. Başka bir deyişle, sen bensin, ben de senim aslında. Eş deyişle de öz zemininde özdeş olmak, kendilikte birliği bulmaktır. Ben sana hitap ederken sıfat ve karakter belirimlerinde ne kadar farklı dursak da özde kendimi muhatap almaktayım. Kendi kendini var kılmak da böylesi gerçekleşen ikili gerçeklilikte aslında bundan ibaret.

“Ben” dediğim için nefsimden yana benliğe düşerek kendime varlık verdiğimi zannetme. Ben hakikati söylemekteyim “Ben” demekle. Ben seni var kılışımla sendeki ben olmaklığım üzeri Ben’im; sendeki ben olmaklığım üzerinden ben olmaktayım. Bu hadise aynı şekilde senin için de geçerli olmaklığı ile zorunlu bir paradoks olarak çıkmaz sokak! Kabul etsen de, etmesen de!

Suretin suretime benzedi hayalimde şimdiden. Hala peşin bir söylev! Lakin sen karar ver, ders oluşunda anlatacağım hakikat ve gerçeklerinden sonra; senin ben, benim ise sen olduğun hakkında. Kararın ne olursa olsun, bil ki benim için fark etmez. Çünkü ben hep sen olacağım sende varlık buluşumla biz olarak, istesen de istemesen de.

Devamı için: YAKAZA kitapçığı

Bülent GENÇ – 2005