Mümin olduğundan emin, müminleri sormuşsun!
Allah’tan, varlığından emin
Allah’ın işlerini hikmeti gereği bilen, işlerin sonuçlarından da emin
Hakkı gereği yaşayan ahlak erlerini sormuşsun
Özlerinden gelen rahmete teslim müslimleri
Elinden, belinden, dilinden emin olunanları sormuşsun
Yetmez! Emin belde olmuş, selamet yurdu olmuş
Yedi kat yabancı olsa, yakin duran güven kıblelerini sormuşsun
Her daim iman ile gönülleri Allah ile taze
Allah’ın nuruyla cazibeli huzur dağlarını, muhabbet ehlini sormuşsun
Acziyette, zorluklarda yılmayan, Allah idealinde nefsi ile büyük savaşta
Kendini hakkı ile gerçekleştirme cesaretinde özgür ruhları sormuşsun
Allah’a tutunmuş, kendinden bıkmadan, hizmetten kaçmadan
Kendine yabancı olmayan, yalnızlığı unutmuş ruhları sormuşsun
Korkuları önünde değil, arkasında sürükleyen
Nefsinden feda edebilen vicdan ehlini, cesaret abidesi erdem ehlini
Allah’a canını adayan hizmet erlerini, adanmış ruhları sormuşsun
Çok mu söyledim, yetmez! Hakikatten sonuç almış
Kendilerinden sonuç alınacak sırat-el müstakimi
Tutunulması gereken fırkayı naciyeyi sormuşsun
Sözlerin işaret ettiği ama eksik kaldığı emanet ehlini
Emaneti Allah bilen, sahibine teslim eden
Rabbinden gelen ile Rabbine sığınan
Rabbi ile Rabbine duyarlı, mevcudata duyarlı emin ehlini sormuşsun
Her zorluğa karşı sırtı dik, Rabbine karşı boynu bükük elif misali
Vakur edası ile bu âlemde yürürken, anlam ve değer deryası olmuş
Nurlandıkça feraset, basiret, cazibe, tasarruf hakkı edinmiş
Nüfus ettikçe âlemler arkasından şekillenen
Âlemlere nefes, ruh üfleyen azizleri sormuşsun
Şahsında, sıfatlarında, fiilinde Allah’a yakin
Allah’ın görünüş mahali Kâbe olmuş insanları
Muhafaza edilen değer yurdunu sormuşsun
Yetmez! Allah’ın nuru ile dirilmiş dirileri sormuşsun
Gördüğünde, mümin olmadığını anlayacağın canları sormuşsun
Bir sevsen, gönül yurdunda, kendilik dünyasında Allah’ı bulacağın
Var olduğuna şükürler sunacağın anları yaşayacağın ehli sormuşsun.
Halil İbrahim GENÇ