Hüsranı Yaşamak

Göklerin krallığı altında

Yıkılacak gibi duran göğün altında

Tarihe, mirasa sırtını dönen

Geleceği hevasına mal eden

Günü kurtarayım derken değerlerini feda eden

Ölü toprağında yaşadığını zan eden

Sen değil miydin, göklerden indirilen

Yalnızlık içinde, yabancılık çeken

Gaflet içinde dünyaya sürülen

Acılar içinde kendine dönen

Yarattıkça yeni dünyalar edinen

Edindikçe kendine mal eden

Sen değil miydin, feryadı figan eden

Küfür batağında aslına düşman kesilen

Hüsran vadisinde yolunu kaybeden

Gölgeler içinde sürüklenen

Sonunda, elini uzatmış “yok mu” diye seslenen

Elini tutsunlar diye umut eden

Emir, varlığı varlığına ağır gelen

Vicdanın sesine kulak veren

Kendinden kendine yol edinen

Acziyet, fakr ile gerçeğe yükselen

Hizmet ile insana, varlığa inen

İner iken Allah’a yükselen

Sen! Tekâmül varlığısın, hakikatten gayrı durmayan

İlahi aşk ocağında hakkı ile yaşayan

Sunak taşı misali ise bedenin, adanmış yaşayan

Hüsranda kalmayı, insan için hak bulmayan

Hüsranı aştığında kendini yaşayan

Varlık içinde, nur deryasında yaşayan

Sen! Acılara değil, umuda tutun

Gölgelere değil, hakikate tutun

Gayrı değil, Hakk’a tutun

Zamanda değil, zamansızlıkta bulun

Zamansız yaşarken kendinde bulun

Yaratılmışlığa aşkın Allah’ta bulun.

Halil İbrahim GENÇ

Bir yorum ekleyin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir