Bizler göklerden gelen kardeşlerdik
Toprağa bulandıkça geldiğimiz yeri unuttuk
Dünyanın dört bir yanına dağılmıştık
Aslımızdan uzak düştük
Birbirimizi de unutmuştuk.
Kader rüzgarında harmana vurulduk
Yokluğun bağrından koptuk
Varlık meydanında gerçeğe soyunduk
Sanki bitmeyecek gibi bir seyirde
Bir duraktan başka bir durağa kuş misali yol bulduk
Birbirimizden habersiz, dosta doğru yarışırdık
Acılar yalın, ateş gibi yakarken dostun nurunda buluştuk
Hep canlı kılan duyguların tazeliğinde, dostu sevgili bulduk.
Dosta vardığımızda birbirimizi de hatırladık
Dünyanın dört bir yanına dağılmış olsak da
Sanki bir bütünün parçası gibi birbirimizi tamamlardık
Bizler muhabbet ocağının aşk kandilleriydik
Varlık âleminin en son halkası insanda gerçeğe vardık
İnsan olmanın gerçeği, Hakk’ı yaşardık
Nöbet tutan erler gibi
Sıramız geldikçe peyderpey, geldiğimiz gibi giderdik
Daim oluş içinde Hakk’tan gelir Hakk’a dönerdik.
Emir, nurda doğanların kaderidir kardeşlik
Kinden, nefretten, kibirden öte muhabbette buluştuk
Hakikat sofrasında hizmete soyunduk
Kuddüs kılınmış gönülde sahibini bulduk
Hizmetinden gayrı O’na yol bulamadık
Allah diyenlerin nefeslendiği varlık aynasıydık
Unutanlara, unuttuğunu hatırlattık.
Halil İbrahim GENÇ