Herşey, Her İş Yerli Yerince

Ayağımın altında kaldırım taşlarındaki tozlara tutunmuş çimenler

Ardın sıra yürüyen küçücük karıncalar

Cevizlere yanaşan kargalar

Kasaptan gelecek artıkları bekleyen martılar

Bir lokma nimet için yanaşan, sırnaşan kediler

Köpekler biraz ötede beklerler

Her biri yaratılışı gereği yaşama tutunurlar.

Görülen, görülmeyen nice yaşamlar

Bitimsiz bir oluş içinde birbirini tamamlar

Anlam ve değer bulduğunu yaşarlar

Hem katıldıkları dünyayı hem kendilerini yaşarlar

Evvelde yok iken varlığa kanat açarlar

Var olma çabası içinde nice gerçeği taşırlar

Yüklendikleri gerçek ile uyumlu dünyalarında yaşarlar

Her biri kendi dünyasında, kim bilir acıları, sevgiyi nasıl yaşarlar

Hakikatten paye aldıkları ile kendilerini, birbirlerini yaşarlar.

Gözümün önünde kaybolan nice fani yaşamlar

Ellerim altında tutamadığım çekip giden yaşayanlar

Güneşin doğduğundan habersiz karanlıkta kaybolanlar

Yıldızlardan habersiz, umutsuz yaşayanlar

Dün vardı, bugün yok olan çaresiz ölümü tadanlar 

Sessizliğe gömülen nice garip bakanlar.

Emir, derin bir nefes al, varoluş süreksizlik içinde

Çeşitlilikte zengin, rengarenk varoluş içinde

Her var fıtratı gereği başkası oluşta kendi, kendini yaşarken bildiğinde

Beraber varoluşta tadına varacağı yaşayanlar içinde

Fıtratı, hikmeti gereği kaderini kaza ettiğinde, tutunur kendi gerçeğine

Kaçılmaz gerçek, her gelen gidecek geldiği yere

Haddini bilerek yaşa! Her şey, her iş yerli yerince.

Halil İbrahim GENÇ

 

Bir yorum ekleyin

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir