Savrulmam! Yaşamın esen rüzgârında, fırtınada, boranda
Dağların sert soğuğunda, yalçın yamaçlarında
Toprağın içine çeken derin ve güzel kokusunda
Batmam! Dağlar gibi olan deryanın ilim dalgalarında
Derinlere çeken girdaplarında
Kendine katan akıntılarında
Karaya vuran sert dalgalarında
Gelgitler içinde yaşananlarda
Unutmam! Kendinden var eden sevgiliyi, gaflet kuyusunda
Acıları, çileleri resmeden pusan kara bulutlarda
Yücelerin ikamet ettiği gökler parçalanıp başıma yıkıldığında
Yıldırımlar çarpıp korkuttuğunda
Zifiri karanlıklar içinde kaybolduğumda
İnanmam! Âdem’in, aldandığı âlemlerden yükselmediğine
Nuh’un gemisinin battığına
İbrahim sofrasının bereketinin kesildiğine
İsa’nın göklere mahkûm kılındığına
Muhammed Mustafa’nın rahmetsiz sofra açtığına
İnanmam! Fitneyi uyandıran kafire
Aldanmam! Şeytanın vesvesesine
Sinsi nefsin dokunuşlarına
Hakikatten ötelere atan zanlara
Rabbimden öte koyan işlere
Emir, sonuç alacağı doğru yolda
Şikâyetten uzak rızayı bulduğunda
Helalleşmiştir dünya yurdunda
Rabbinin muhafazası altında
Kök saldığı âlemler kuşağında
Savuranlardan öte, savrulmayanların yurdunda.
Halil İbrahim GENÇ